Haluk Levent’in sosyal medya hesabında paylaştığı, "Tüdanya!
Eski ses sanatçımız...
En güzel zamanlarında Gırtlak Kanseri oldu.
Sesini kaybetti, konuşamıyor.
Evi oturulmaz halde ve borç içinde
Elinizden ne geliyorsa artık...
Valilik onaylı.
700.000 ₺
Ziraat Bank.
Hatice Nacitarhan
TR37 0001 0008 4651 8010 6450 02" notuyla durumu haber verdi.
Genç yaşta büyük acılar yaşadım
Çok genç yaşta evlenen Tüdanya 14 yaşında evlenmiş ve bebeğini bakımsızlıktan kaybetmişti. Geçtiğimiz yıl gırtlak kanseri teşhisi konulan Tüdanya yaşadıklarını yazarak anlatmıştı. 80’lerin parlayan yıldızı olan sanatçı “Seni Sevmeyen Ölsün” parçasıyla çıkış yakalamış, birçok film çekmişti. Kaset satışlarının 2 milyonu geçtiği çok parlak bir yaşamıştı.
Geçmişinin acılarla dolu olduğunu söyleyen sanatçı, “9 çocuklu fakir bir ailede büyüdüm. 1 gün tok, 2 gün açtık. Tarlaya ya da düğünlere gidersek karnımız doyardı. Annem düğünlerde tümbek çalardı. Şimdi darbuka diyorlar. Ben de ona 6 yaşımda eşlik eder, tef çalardım. Fakir ama sevgi dolu bir aileydik.
Taze ekmek bile lükstü bizim için. Babam ekmeği haftalık alırdı. Çuvala koyar, yüksek bir yere asardı. Daha o gün kururdu ekmekler. Onun için taze ekmek lükstü. Evimizde elektrik, su yoktu.
Babamın eski bir radyosu vardı, pilli ama kırıktı. Babam onu don lastiği ile bağlardı, kapağı düşmesin diye. Bizim tek eğlencemiz tarlada o radyoydu. Ben güzel konuşmayı radyodan öğrendim. Orada Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla ve Neşet Ertaş dinlerdim.”
“Sesimin güzelliği gidip çaldığımız düğünlerde insanların beğenmesi ve tarlada kendi kendime şarkı söylememle ortaya çıktı. İlkokulda öğretmenim Fikret Ayhan Öztekin ‘Bu çocuk şarkıları çok duygulu söylüyor’ deyip müsamerelerde kendi parasıyla elbise diktirip bana şarkı söyletirdi. Ben sesimin güzel olduğunu her yerde ispatlamıştım.”
Tüdanya ilk kez sahneye çıkıyor
Hayatının değiştiği noktayı anlatan Tüdanya, pavyonda temizlikçi olarak çalışırken fark edildiğini dile getiriyor, “Pavyona temizliğe giderdim. Sanatçılar gündüzleri sazlarıyla provalara gelirdi, onları dinlerdim. Patron Cengiz Özşeker içeri girerken her gün hepimize selam verirdi. Bir gün ‘Dönülmez Akşamın Ufkundayız’ı söylerken patron duydu beni. ‘Gel bakalım’ diyerek benim sahneye çıkmamı istedi.”.
“Sazlar, çelenkler, çok güzel elbiseler”
Sahneye çıktığı zamanı anlatan Tüdanya, “Kibariye, Bergen ve ben çıkıyorduk. İlk sıra bendeydi. 1 ay her gün sahne aldım. O his tarif edilemez. Sahnede 20 şarkı söylüyordum. Sazlar, çelenkler, çok güzel elbiseler ve ben Tüdanya olmuştum. Külkedisi gibiydim... O dönem pavyonlar çok namusluydu. Sevgi, saygı vardı. İnsanlar müzik dinlemeye geliyordu. Arabeski yükselten bizlerdik. Hayatlarımıza bakın... Anlatmadığım, anlatamadığım o kadar çok şey var ki... Bu hayatları yaşayan bir sürü insan var. Seyircinin kötü hiçbir beklentisi yoktu bizden. İsteyen peçeteye şarkısını yazar, garsona verirdi. En çok istenen şarkım da ‘Seni Sevmeyen Ölsün’dü.” diye konuştu.
İzmir'den sonra İstanbul sahnesi
Hayat perdesinde İzmir’de ünlendikten sonra İstanbul sahnelerinde çıkmaya başladığını anlatan sanatçı o zamanları, “İstanbul’da Hürriyet Gazetesi’nin eğlence çadırı vardı. İbrahim Tatlıses, Küçük Emrah, Ayşegül Aldinç... Böyle bir kadro sahne aldık. Çok anılarımız var. Bir gün bunları kitaba yazmak isterim. Gerçekten hikâye içinde hikâye hep.” bu şekilde tanımlıyor. Konuşmasında İzmir Fuarı’nın çok zor bir yer olduğuna değiniyor ve kapris yapmadığını şu sözlerle dile getiriyor, “Orası en büyük sınav yeri. Oraya herkes çıkamazdı. Ben 10 sene üst üste çıktım. Kimseyle kavgam, gürültüm olmazdı. Adım altta yazılmış, üstte yazılmış falan hiç bunları önemsemezdim. Fakat sahneyi yıkardım. Yurtiçi, Avrupa o dönem herkes ‘Seni Sevmeyen Ölsün’ şarkısını söylerdi.”
Ün kazandığı şarkısını bir kerede kaydettiklerini anlatan usta sanatçı, “Şarkı bana geldiğinde rahmetli Yılmaz Tatlıses sadece bağlamayla çalmıştı. Kaseti yollamış teypte dinliyordum. Aklımdan geçen ‘Bu nasıl şarkı’ düşünceleriyle stüdyoya gittim. Şarkıya rahmetli İlyas Tetik öyle güzel sözler yazdı ki... Stüdyoda sadece bir kere okudum ve kaydettik.” diyerek şarkıyla nasıl bağdaştığını gözler önüne seriyor.
Şimdi şükür zamanı...
Gırtlak kanseri olan ünlü usta sanatçı şimdileri şöyle tarif ediyor: “Şu an sağlığım bozuk. Ama çok şükür şikâyet etmiyorum. İzmir’deyim, makineye bağlı yaşıyorum. 10 yaşında torunum var. Annesi 9 aylıkken bana bıraktı. Ben büyütüyorum. Oğlumun oğlu. Onunla geçiyor hayatım. En değerlim sesimi kaybettim. Az şey mi? Gırtlak kanseri oldum. Sesim, bademciklerim hepsi gitti. Bülbül sustu. Ama çok şükür, nefes alıyorum. Hayattayım. Bazen şarkılarıma denk geliyorum. Ama sesimi dinleyemiyorum, çünkü çok üzülüyorum.”
Zor günler geçiren sanatçının kendisine yardım elinin uzatılmasını şu sözlerle anlatıyor, “Haluk Levent ile bağlantımız Polat Yağcı sayesinde oldu. Polat Yağcı’yı hiç tanımıyordum. Ama Hakan Eren her zaman maddi manevi yanımda oldu. 9 ay Ege Üniversitesi Hastanesi’nde kaldım. 8 ameliyat geçirdim. Bir yudum su içemedim.”
Etiketler
Magazin